
Kim tahmin edebilirdi dünyanın gün geçtikçe, bu kadar kötü bir duruma gelebileceğini. Her gün geçtikçe, insanların içindeki “yarın daha da güzel bir gün olacak!” duygusunun yavaş yavaş yitirdiği, ümitsizliğe kapılıp boğulacaklarını tahmin edemezlerdi. Dünyayı sadece güç oyunundan ibaret zannedenler, insan olduklarını unutup şeytanı da geçen varlıklardır. Güç oyunu içinde olup dünyayı bitirmeye çalışanlara karşılık, her zaman içlerindeki umudu ve ışığı yok etmeden ayakta durmaya çalışanlarda vardır. Işık savaşçıları her zaman karanlığı yok etmeye, söndürmeye çalışacaktır.
“Aydınlığı ateşin kendisinden alacağız.”
Bu sözün içindeki anlam o kadar büyük ki. Bana bu zamanlarda olan biten her şeyin, ışık savaşçıları tarafından olan çabalarını anlatıyor. Ateşin kendisi ve aydınlık. Aslında bakarsanız ikisi de ışık yayar, değil mi? Teki yakar, teki aydınlatır. Ama ortak olarak bir amaçları var; etrafa ışık saçmak. İnsanoğlu her şeyi kendi çıkarları için kullandığı gibi, ateşi karanlığa sürüklemişlerdir. Ateşin kötü ve acımasız tarafı yakmasıdır, karanlık tarafıdır. Ama çıkardığı ateş ile etrafı aydınlatması, yol göstermesi ışık tarafıdır. Işık elçileri ateşteki aydınlığı kurtardıklarında, ateş sadece kötüye bürünmüş hali ile kalacaktır.
Gaia, bu savaşları, kötülükleri, vahşetleri durdurabilecek en büyük gücü sana öz yaratan verdi. Her şey senin elinde ve senin güçlerinde.
