Noel’in ruhunu gerçekten hissettiniz mi? Ya da varlığını bilip hissetmek için bir şeyler yapmak istediniz mi? Tüm şatafatlı, rengarenk ışıklara sahip, sessizliğin içindeki sesi dinleyerek kara basmanın duygusunu bir arada hayal ettiniz mi? Eğer cevabınız evet ise, sende Noel ruhunu seviyorsun. Gözlerini kapattığında bile kendini orada hissedebilirsin. Şarkılarında ki ritim, sözlerinde ki anlamların birçok amacı olur. Sevdiklerinle birlikte olmak, sıcak vakitler geçirmek, anıları paylaşmak istemek… Gerekirse tek başına sıcak ateşin karşısında oturup yer yüzüne ulaşmaya çalışan kar tanelerini izlemek.

Ağacı süsleme zamanı geldiğinde içinizi çocuksu bir sıcaklık kaplar. Tüm her şeyi hisseder ve fark edersiniz. Onun sıcaklığı her şeyden çok farklıdır, gerçek bir samimiyetlik yatar. Ağaca astığınız her süs aslında eski zamanlarda bir şeyi temsil ederdi. Daha çok kurutulmuş meyveler asılırmış, tabi ki bunun amacı o yıl şansın, bereketin, mutluluğun var olması amacıyla yapılırdı. Noel zamanı verilecek hediyelerin el yapımı olması gerektiğini de düşünürlerdi. Çünkü, kendi emeğiniz ve vaktinizi vererek yaptığınız bir şey her zaman daha değerli olurdu. Sizin duygunuzu, sizin tarzınızı da yansıtır. Karşıda ki kişi içinde ayrı bir önemi olur. Bulunduğumuz dönemde bu iş pazarlamaya dökülmüş olsa bile, belki de insanların Noel Ruhunu hissetmesi buradan geliyor. Gerçek Noel’i hissedip, bulmak. Noel duygusu elbise ya da süs gibi nesne değil, duygudur. Etrafında ki kişilerden ve nesnelerden aldığında hissedersin. Bunu hissettiler mi, o kişilerden geri alamazsın. Dilek dileme arzusu insanın hiç hissetmediği kadar ortaya çıkar, gözleri parıldar.

Gökyüzünde kar tanelerinin yoğunluğunu gördüğünüzde, bir dilek dilersiniz. İçinizdeki sorunlar kar gibi erir ve uzaklaşır. O anın size ne kadar çok mutluluk verdiğini hissedersiniz. Akşam karanlığında mutluluğunuz zirve yapmışken etrafınıza bakın, şehrin ışığı parıldar ve sokaklar hiç olmadığı kadar yoğundur. En iyisini yapmak istersiniz, bu yüzden hayal kurarsınız ki gerçek olsun. Kalbinizin dileklere açıldığı o an her şey mümkündür. Kendinizi bulutların üzerinde, yıldızları izlerken bulursunuz.

İnsanın kendisine mutlu olması için sebep bulabilmesi çok özel bir durum. Her bir kar tanesi kadar eşsiz ve özeliz.

Peki ya Yule, daha önce duydunuz mu?

Yule 21 Aralık tarihinde kutlanır ve Güneş Tanrı’nın yeniden doğuşudur. Yule’a bir nevi paganların ışık festivalidir diyebiliriz. Yule’dan sonra gelecek olan ilk dolunayın en güçlü dolunay olduğu rivayet edilmektedir. Bazı pagan geleneklerine göre Yule kutlamaları, Ökseotu Kralı ve genç Meşe Kralı arasındaki savaşı anlatan kadim Kelt efsanelerine dayanır. Yeni yılın ışığı Meşe Kralı, her yıl karanlık Ökseotu Kralı’nı alt etmeyi dener. Ancak insanlar çeşitli ülkelerde yeni yıl için iyi şans getirsin diye eşyalarını takas ederlerdi. bu gelenek yule’da halen devam ettirilir. Tek bir kuralı vardır, yukarıda bahsettiğim gibi. Yapılan hediyeler kişi tarafından ve el yapımı olmak zorundadır.

Çam ağacı aslında tüm süslemeleriyle Druidlerin ağaç ibadetlerinden kaynaklanır. Çelenkler hayat çemberini, Tanrıça’nın sonsuz döngüsünü (ayın daire biçimli evreleri) belirtir. Üzerindeki ışıltılı süsler güneşin geri dönüşünü kuvvetlendirmek içindir. Parlak cam toplar kötülüğü ve kem gözü geri yansıtsın diyedir. Şeker çubuklarsa aslında dilek çubuklarının yeniden anımsanmasıdır. Beyaz ve kırmızı renkteki baston şekerler, bu renklerle Tanrıça’nın sütü ve kanı(hayat suyu) vurgulanır. Buzul saçakları bereket büyüsüdür. Bu saçaklar baharda gelip toprağı yeşertecek yağmuru simgeler. Çanlar evin havasını arındırmak için ve dost ruhları davet için asılır. Çam ağacının tepesindeki yıldızsa aslında pentagramdır. (hava-toprak-ateş-su ve kutsal ruh) en tepede bulunmasıyla göğe yakın tanrısal bir sembol haline getirilir.