Yağmurun bu denli yağıyor olması bize ne ifade ediyor? Kararmış olan gökyüzünün beyazlığı ile aydınlanan bulutlar var. Gökyüzünü aydınlatan şimşekler… en güzeli, yağmurun sesine eşlik eden gök gürültüsünün sesi. Doğa kendi içinde ne kadar güzel şeyler yaratıyor değil mi? Yere konmak için adım adım hedefine yaklaşan yağmur damlacıkları… yer yüzüne ne çok görev göreceklerdi. Ağaçların, sokakta yaşayan her canlının ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir adım atıyorlar. Belki de uzaklaşmak istiyor hepsi… var oldukları yerden çok uzak bir yere, tam doğanın derinlerine. İşte yağmur damlacıkları doğanın derinlerine geldikleri vakit, toprakla bir oldukları zaman o güzel koku ortaya çıkar. İnsanı büyüleyen, içini ferahlatan o koku… yağmur ile toprağın birleşimiyle çıkan toprak kokusu. Gökyüzünün dansını izlerken toprağın kokusunu içine çekmek, bunu fark edebilmek o kadar güzel ki. İnsan kendini doğanın bir parçası gibi hissetmeye başlıyor.

En hayran olduğum şeydir şimşeğin çakması, gök gürüldemesi ve oturup saatler boyunca usanmadan bu güzel dansı izlemek. Sıkılmayacağını bildiğim, emin olduğum gerçek detay. İşte bu detay saatler sonra gider. Artık başkalarının gökyüzünü aydınlatma zamanı gelmiştir. Yağmur damlaları azalır, şimşek daha da uzaktan gözükür. O sırada istemsizce bir hüzün çöker…Belki de içiniz ürperir. Tüm gece boyunca havanın böyle olmasını isterken, o gider. Peş peşe gökyüzünü aydınlatan şimşekleri tutmak istersin. Ama o gitmekte kararlıdır ve gidecektir. Doğanın dansının bir parçası olmak istersin. Kilometrelerce uzaktaki bulutların oluşturduğu ışık size ulaşabiliyor. Aklınız karışıyor bazen… gitmek istiyorsa neden bana gözüküyor? Gökyüzüne ulaşabilmek, konuşsan onun ile. İnsanın hayatını hatırlatıyor belki de. Neler olduğu, nelerin olabileceğini, nelerin olamayacağını. neyin neden olduğunu anlamadığınız da en iyisi bu düzeni izlemek ve fark etmektir. İnsanın hayatı sadece yaşadıklarından ibaret olmuyor. Doğa çok güzel, ama birçok süreci hatırlatıyor. Bir döngü gibi, sonsuz.